Bitaraf Olan, Bertaraf Olur
Günümüz insanı öylesine hızlı bir tempoda yaşıyor ki, bazen doğruyu yanlıştan ayırt etmekte zorlanıyor. Hatta öyle anlar oluyor ki, hataya karşı sessiz kalmak, onay vermek kadar etkili oluyor.
Çünkü susmak, bazen rıza göstermektir. Ve unutmayalım ki “Bitaraf olan, bertaraf olur.”
Hz. İbrahim Aleyhisselam’ın ateşine su taşıyan karınca gibi küçük bir katkı bile, safını belli etmek açısından değerlidir. Karınca biliyordu ki o bir damla su ile ateşi söndüremez. Ama asıl mesele, tavrını ortaya koymasıdır. Biz Müslümanlar da benzer bir sorumlulukla karşı karşıyayız. İster bireysel hayatımızda, ister toplumsal meselelerde hataları görmek, düzeltmek ve safımızı ortaya koymak zorundayız.
Hz. Mevlana’nın dediği gibi: “Eğer düşman sana bir şerbet verirse içinde zehir var diye kuşkulan.” Bugün, dünyada Müslümanlara yönelen iftiralar, sadece birer tesadüf değildir. Bunlar, bir algı operasyonunun parçasıdır. Ve ne yazık ki, kimi zaman bizler, bu iftiralara karşı durmak yerine, sessizliğe gömülüyoruz. Hâlbuki sessizlik, bazen en büyük suç ortaklığıdır.
Bir Müslümanın görevi, doğrulardan taviz vermemek, hataları düzeltmek, kardeşine yol göstermektir. Ancak günümüzde ne yazık ki kıblesi belli olmayan, hakikat karşısında sessiz kalan, menfaat uğruna kalemini kiraya veren bir kesim de var. Onlara seslenmek isterim: Siz kimin safındasınız? Hakikatin mi, menfaatin mi?
Unutmayalım ki, davalar dost ve düşmanla birlikte yürür. Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)’in yolunda yürüyenler hem sevilecek hem de eleştirilecektir. Önemli olan, eleştiriye kulak vermek ve doğruluktan sapmamaktır.
Son olarak dua ile bitireyim: “Allah’ım, kibir ve gururun bizi ve din kardeşlerimizi yanlışa yönlendirmesine izin verme. Hatalarımızı görmemizi ve doğruda ısrar etmemizi nasip eyle. Yanlışta ısrar etmekten, hatalarımızı savunmaktan Sana sığınırız.”
Unutmayalım; safımızı belli etmek, tarihe bırakacağımız en değerli mirastır.