Fuar Adı Altında Ahlaksızlığa Alkış Tutanlar!

Son yıllarda fuar, festival adı altında toplumumuzun değerlerini, aile yapısını ve gençlerimizin ahlakını hedef alan sözde sanatla ilişkilendirilerek yapılan etkinlikler her geçen gün yeni boyutlarıyla kendini göstermektedir.

Bunlardan biri de geçen hafta sonu Isparta' da yapılan araç fuarında ortaya çıkan, edepten uzak, ahlak dışı ve hayasızlığı normalleştirmeye çalışan bir kadının uygunsuz dans figürlerini sergilemesi ile kendini gösterdi.

Kültürümüzün asırlardır üzerine titrediği, toplumun çekirdeği olan aile kurumu; annesiyle, babasıyla, çocuklarıyla bir yuva olma bilinci üzerine inşa edilmiştir. Bu duygu ve düşüncelerle anne, baba yanlarına çocuklarını da alarak hafta sonu yapılan araç fuarına gittiler. Amaçları ailecek güzel bir hafta sonu etkinliği gerçekleştirmekti. Fakat fuar alanına gittiklerinde gördükleri karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler. Çünkü, araç fuarına gittiklerini düşünüyorlardı, karşılaştıkları manzara bir araç üstünde uygunsuzca dans eden bir kadın ve elinde alkol şişeleriyle dolaşan insanlar. Bir araç fuarıyla hiçte bağdaşmayan gayri ahlaki görüntüler. Hemde halka açık bir yerde ve çoluk çocuğun gözleri önünde. 

Ne yazık ki aile yılında aile değerleri eğlence, para ve şöhret uğruna çiğnenmekte, sanat(!) adı altında hayasızlık topluma servis edilmekte ve normalleştirilmeye çalışılmaktadır.

Bu ve benzeri durumlar, fuar ve festivallerin özüne aykırı oldukları gibi, aynı zamanda fuarların önüne geçip, fuarların arka planda kalmasına sebep olmakla birlikte, bu tür etkinlikleri organize edenleri de zor durumda bırakmaktadır. 

Hem de 2025 AİLE YILI'nda !

Malumunuz üzere 2025 yılı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından AİLE YILI olarak ilan edilmişti. Aile'nin önemine dikkat çekilen, bir toplum için ailenin olmazsa olmaz bir kurum olduğunun altının kalın çizgilerle çizildiği böyle bir yılda,

Bu mudur sanat? Bu mudur ilericilik? Bu mudur çağdaşlık? Bu mudur sizin fuar anlayışınız?

Bu düpedüz ahlaksızlığın normal gösterilmeye çalışılmasıdır. Ayrıca kadına saygı duymamak, kadını degersizleştirmek ve kadını bir fuar açılışına malzeme yapmaktır. Oysaki kadın bir insan olarak, eşref-i mahlukât olarak yaratılmıştır. Hele anne olan bir kadının 'cennet ayakları altına' serilmiştir. Kadına değer vermek gerekirken, bu tür olaylarla gündeme getirmek hiç doğru bir düşünce değildir.

Ve daha acısı, böyle hareketleri alkışlayan, cep telefonlarına sarılıp görüntüyü kaydeden ya da canlı yayınlayan, kahkahalarla güya eğlenen kitlelerin olmasıdır. Acı olan durum ise, Aile kurumunun içini boşaltmaya, gençlerin aklını bulandırmaya çalışan bu yozlaşma, 'özgürlük' ya da 'çağdaşlık' kisvesi adı altında önümüze konuluyor olmasıdır. 

Bir millet savaşlarla yıkılmaz, fakat, değerlerinden koparsa, toplumun ar damarı yırtılırsa, sadece bu gününü değil, geleceğini de kaybeder. 
Hayat bilgisi dersinde ilk öğrendiğimiz şey aile toplumun temel ve en küçük yapı taşıdır. Nasıl hücre hastalanınca beden hasta olursa aile bozulunca da toplumsal çürümede kendi gösterir.

Bizim inancımızda, kültürümüzde, örfümüzde aile kutsal bir değerdir. Edep, haya ve iffet ise toplumun temel dayanağıdır. Bu değerlere yönelik kastedilen her türlü söz, her türlü eylem, ne kadar parlatılırsa parlatılsın, toplumsal bir çürümedir, bireylerin yozlaşmasıdır, değerlerin değersizleştirilmesidir.

Eğer biz bugün susarsak, sesimizi çıkarmazsak, olup bitenleri görmezden gelirsek, yarın çocuklarımızın karşısına daha da arsız, daha da pervasız örnekler çıkarılacaktır. İşte bu yüzden 'sanat' adı altında sunulan bu türden sapkınlıklara, ahlaksızlığa alkış tutanlara karşı dimdik durmalıyız ve  toplumsal değerlere sahip çıkmalıyız.

Bu arada konuyla ilgili olarak hem Isparta Valilik Makamı'nın hem de Isparta Belediye Başkanlığı'nın soruşturma başlatmış olmasıda kayda değer bir çalışmadır. Keşke bu tür olaylar vuku bulmadan önce, izin aşamasında halledilmiş olsa daha güzel olurdu. "Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek" diye bir deyim vardır. Yani keşke çocuklarımız bu türden bir görüntüyle karşı karşıya gelmemiş olsalardı. Keşke çocuklarımızın safi dimağları zehirlenmemiş olsaydı. Çünkü, çocuklar gözlerinden kirlenir, kulaklarından zehirlenirler. Fakat, geçte olsa her iki makamdan da konu ile ilgili olarak, soruşturma başlatıldığının duyurulması önemli bir gelişmedir. En azından bundan sonraki etkinler adına önceden daha titiz bir araştırma yapılmasına ve önlem alınmasına vesile olunmuştur diye düşünüyorum. 

Unutmayalım ki;

Edep gitmişse, haya yok olduysa, ahlaki değerler yozlaştırılmışsa, insanlık gitmiş, gelecek nesiller unutulmuş, insani değerler bozulmuş demektir.

Şimdi tüm sağ duyuya sahip, aklı başında olan insanlara soruyorum. 

Biz üç maymunu oynayarak susmaya devam mı edelim? Gençliğimiz ve geleceğimiz kayıp mı olsun?

Yoksa gördüğümüzü, duyduğumuzu ve bildiğimizi dile getirelim? Hem bu günümüz hem de geleceğimizi mi kurtarmaya çalışalım?

Son olarak şunu da aklımızdan çıkarmayalım ki, Martin Luther King'inde dediği gibi "Kötülüğe göz yummak, ona ortak olmaktır."