Yalan, Sahtekârlık ve Emek Hırsızlığıyla Varılacak Tek Yer: Kibir Kuyusu

Bir zamanlar, küçük ama üretken bir şehirde herkesin saygı duyduğu bir zanaatkâr yaşardı: Rıza Usta.

Rıza, alın teriyle yoğrulmuş emeğini gece gündüz demeden sanatına adardı. Her bir eseri, hem maharetin hem de dürüstlüğün sembolüydü.

Aynı mahallede yaşayan Ziya ise her zaman kısa yoldan kazanç elde etmenin peşindeydi. Rıza’nın fikirlerini gizlice çalar, onun eserlerini kendisi yapmış gibi gösterir, bu sahte parıltının altında şöhret arardı.

Rıza Usta, olup bitene rağmen sessizliğini korudu. O, biliyordu ki gerçek emek sessizdir ama asla gizli kalmaz.

Zaman geçti, gün geldi çattı; Ziya’nın hileleri bir bir ortaya döküldü. Çünkü hırsızlıkla, yalanla, sahtekârlıkla yükselmek mümkün değildir.
İçinde emek olmayan hiçbir iş, uzun ömürlü olamaz.

Gerçek, her zaman olduğu gibi yine ortaya çıktı.
Ve anlaşıldı ki:

“Yalanlarla, sahtekârlıkla, çaldığı emekle varılacak tek yer; mekân değil, kibir çukurunun karanlık kuyusudur.”

Zaman, hakikatin en büyük tanığıdır.
Tek taraflı dinleyip inananlar, çoğu kez yanılmıştır.
Kendini kazandım zannedenlerse aslında kaybedenler olmuştur.

Her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola...
Kalın sağlıcakla.