Yaz bitti, kışın habercisi olan soğuklarla beraber sonbahar mevsimini yaşadığımız bugünlerde, yavaş yavaş düğün mevsiminin de sonuna geliyoruz. Yoğun geçirdiğimiz düğün sezonunun sonunda, kafamızı iki elimizin arasına alıp, takkeyi önümüze koyup düşünüp, bir değerlendirme, hesap yapma vakti gelmiştir diye düşünüyorum. Çünkü, gelmesi mutlak olan, hesap günü gelmeden kendimizi hesaba çekmemiz gerekiyor. Hem evlenen gençler, hem çocuklarının mürüvvetine ulaşan aileler, hem de dostlarının düğünlerine şahitlik eden insanlar tarafından bir hesap vakti gelmiştir.
Hesapta kendimize sormamız gereken soru basit, düğünümüzü ne ölçüde islami hassasiyetler noktasında yapabildik?
Bu düğünde kimi razı ettik? Dostlarımızı mı? Yoksa bizi var eden Yaratıcımızı mı?
Günümüzde, mutlu bir aile hayatı kurmak düşüncesiyle yola çıkan gençlerimiz, yıllardır evlatlarının mürüvvetini görme hayaliyle yaşayan anne- babalar, o beklenen büyük gün gelip çattığında.
Kimisi, düğünün iki insanın evliliğine şahit olmak olduğunu unutup eğlenceyi ve sevinci abartarak, düğün gününü bir günah günü haline getirdiler, karma düğün şeklinde bir düğün organizasyonu yaptılar kadın ve erkekler haya etmekten uzak dururcasına el ele, kol kola islami hassasiyetlerden uzak dans edip eğlendiler. Öyleki düğünde şuursuzca işlenen haramlar, gecenin gökyüzünü kapladığı gibi, düğün gününü kapladı. Adeta güzel hayallerle süslenmesi gereken, o mutlu günü, kapkara bulutlarla kaplayan karanlık bir gökyüzüne çevirdi düğün evlerini. Buna mecbur bırakılan gençlerimizi bir kenara bırakırsak, böyle bir düğüne canı gönülden onay veren gençler ve bu duruma sessiz kalan ebeveynler yuva kurma imtihanını kazanabildiler mi?
Aslında çok şey istenmiyor, Mümince bir düğün yapmak için.
1.Düğünlerde kadın - erkek karma olmayacak.
2.Dışarıya özellikle de, Sosyal Medyada fotoğraf /video paylaşımı konusunda dikkat edilecek.
3.Kılık kıyafet konusunda giyilecek düğün elbisesi islami tesettür anlayışına uygun olmalı.
4.Allah'ın haram kıldığı işler, (başta alkol tüketimi olmak üzere) olmamalı.
5.Düğünlerde çalınan müzikler Yaratıcı'ya isyan ve inkara sürüklememeli.
6.İsraftan ve şatafattan uzak bir düğün olmalı.
7.Gençler borç yükünün altında ezilmemeli.
8. Düğünlerimiz zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı olmalı.
9. Düğünlerimizi kimin için yapıyoruz?
Sadece Allah'ın rızasını gözeterek hareket edip, düğünde kendimizi kaybetmeyelim, islami değerlerimizi bir kenara bırakmayalım. Çünkü, islamiyet öyle bir dindir ki, hayatımızın her aşamasına sirayet eder ve tüm davranışlarımıza yön verir.
Toplumsal hayat içerisinde çevremize baktığımızda, düğünlerde iki türlü insan davranışı vardır. Birinci grupta yer alan insanlar "Dünyaya bir kere geliyoruz" deyip harama helale dikkat etmeyip her türlü harama eyvallah diyenler, ikinci grupta yer alanlar ise, "Dünyaya bir kere geliyorum,
Rabbimin rızasını kazanmak için, düğünümde onu hoşnut edecek eylemlerde bulunacağım, Allah'ın razı olmayacağı hiçbir eylemde bulunmayacağım" diyenler. Çünkü, helâl dairesi keyfe kâfidir, harama girmeye lüzum yoktur. Helâl dairesinde de insanlar müzik çalıp, eğlenebilirler. Eğlenmek ve oynamak için illaki harama girmeye gerek yoktur.
Sevgili Genç Kardeşlerim!
Burada karar tamamen size ait. Ya geçici dünya hayatı için her türlü dünyevi zevkleri göze alarak, helâl haram dikkat etmeden evet diyeceksiniz, ya da uhrevi bir hayat için, dünyalık gayri meşru zevkleri elinizin tersiyle itip, helâl dairesinde Allah'ın rızasına uygun bir hayat için evet diyeceksiniz.
Dünyanın en mükemmel, en şatafatlı düğününü de yapsanız, insanlar sizi eleştirecek eksik bir şeyler bulacaklardır. Hem de belli bir süre sonra düğününüz insanlar tarafından unutulacak, yaptığınız şaşaalı düğünü kimse hatırlamayacak. Siz borçlarınızla boğuşurken, düğünde eğlendirmek için her türlü masrafa girdiğiniz insanlar size acıyarak uzaktan izleyecekler. Bunun için, boyunuzu aşan, kendinizi harap edecek masraflarla düğün yapmayın.
Bizi yanılgıya düşüren şeytanın ya da çevremizdeki insanların "Bir kere evleneceğim" aldatmacasıdır. Çünkü, bu dünya da bir kere yaşanabilecek iki olay vardır sadece. Bunlar biri dünyaya gelmek, ikincisi de dünyadan gitmek. Yani doğumumuz ve ölümümüz bir kere oluyor tekrarı yok. Bu ikisinin dışındaki, evlilikte dahil olmak üzere her şeyin bir ikincisi olabiliyor. Eğer evlilikler bir kere olsaydı, dünyada boşanmalar neticesinde yapılan ikinci, üçüncü evlilikler olmazdı. Biz yine de bir defa evlenecekmiş gibi düşünelim, bu düğümünüzde en başta Rabbimizin rızasını kazanmak için İslami hassasiyetleri gözeterek evlenelim. Düğünlerimizde, el alem ne der diye değil, Rabbimiz ne der diye hareket edelim. Eşimizi dostumuzu memnun etmenin yerine Allah'ı hoşnut edecek bir şekilde düğün yapalım.
Günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle, maalesef düğünlerimizde anlamsız bir yarış var. Gençler çevrenin de etkisiyle, "benim düğünüm de felanın düğünü gibi olsun, benim ondan kalır yanım mı var?" gibi isteklerle birbirlerini ve ailelerini kaldıramayacakları yükümlülüklerin altına sokmaktalar. Ayrıca düğün fotoğraflarını, balayı fotoğraflarını sosyal medya mecralarında paylaşarak mahremlerini binlerce insanın gözlerinin önüne seriyorlar. Ayrıca şu unutulmamalıdır ki, güzel günlerin fotoğraflarını paylaşmak, birilerinin nazarını çeker, kıskançlık damarlarını harekete geçirir kem gözle bakar ve nazar eder. İnanırsınız veya inanmazsınız, fakat nazar diye bir şey var. Hased insanların, hâsidliğinden dolayı siz zarar görebilirsiniz. Bazen tehlike uzaklardan değil, en yakınlarınızdan gelir. İnsanlar, bilmedikleri şeylere zarar veremezler. Ancak bildiklerine zarar verirler. Maalesef insanların, güzel şeyleri mahvetme gibi bir özelliği vardır. Bunun için size ait olan, sizden başka üçüncü şahısları ilgilendirmeyen özel anılarınızı, fotoğraflarınızı sosyal medyada paylaşım yapma konusunda bir kez daha düşünün.
Yazıyı kaleme almaktaki amacım, bu yıl düğün yapanları yargılamak değil, çünkü hakkım ve haddim hiç degil. Amacım, önümüzdeki yıllarda evlenecek gençlere, çocuklarını evlendirecek ailelere ışık tutabilmektir. Yazının muhatabı da, ehli dünya değil, "Ben Müslümanım, önceliğim islami hassasiyetler" diye düşünen bizim mahallenin(Müslüman Mahallesi) insanlarıdır.
Yazıyı çokta fazla uzatmadan, bu yıl geçti, önümüzdeki yıllarda evlenmeyi düşünen genç kardeşlerim ve evlatlarına düğün yapmayı düşünen sevgili ebeveynler, kendilerine şu soruların cevaplarını vererek, bir yol haritası çizmelerini öneririm.
Yaptığım düğünüme Peygamber (sav) Efendimizi davet edebilir miyim?
Ben davet etsem de, böyle bir düğüne Peygamberimiz (sav) gelir mi?