Kamu Kaynakları Kime Emanet? Süleyman Demirel Üniversitesi’nde Hesap Soruluyor mu?

Edinilen bilgilere göre, Bilgi İşlem Daire Başkanlığı tarafından son dönemde temin edilen bazı teknik ekipmanlar, piyasa fiyatlarının çok üzerinde bedellerle satın alındı. Söz konusu alımlarda ne doğru düzgün bir ihtiyaç analizi yapıldığı, ne de ürünlerin teknik gerekçelerinin açıklığa kavuşturulduğu belirtiliyor. Bu durum, kamuoyunda “Nerede bu denetim mekanizmaları?” sorusunu bir kez daha gündeme taşıdı. Denetimsizlik Alışkanlık Hâline Mi Geldi? Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı’nda yaşanan zimmet vakasında olduğu gibi, burada da ciddi bir denetim zaafı yaşandığı düşünülüyor. Uzmanlar, bu tür zaafların tesadüf değil, yapısal sorunların sonucu olduğuna dikkat çekiyor. Henüz söz konusu harcamalarla ilgili resmi bir soruşturma başlatılıp başlatılmadığı bilinmiyor. Ancak şurası açık, üniversitelerin bilgi işlem birimleri yalnızca teknik destek sağlayan birimler değildir. Bu daireler, yüksek bütçeleri yöneten, ihale süreçlerinin merkezinde yer alan, kritik öneme sahip kurumsal yapılardır. Tekrar Eden Kalıplar: Aynı Firma, Aynı Faturalar İddialar, aynı firmalardan sürekli alım yapıldığı, piyasa araştırması yapılmadan fatura düzenlendiği, süreçlerin “oldu-bitti” mantığıyla yürütüldüğü yönünde. Ayrıca teknik raporların çoğunun “kopyala-yapıştır” usulüyle hazırlandığı da öne sürülen çarpıcı iddialar arasında. Bu tabloyu yorumlayan gözlemciler, “Bu durumda yalnızca cihazlar değil, vicdanlar da arızalanmış demektir” değerlendirmesinde bulundu. İtibar Çöküyor Bir üniversitede bilgi işlem gibi stratejik bir birimde denetim zafiyeti varsa, bu sadece bilişim sistemlerini değil, kurumun itibarını da doğrudan tehdit eder. Artık gözler SDÜ yönetiminde… Yetkililer ya bu iddiaların üzerine giderek kurumsal temizliği başlatacak, ya da sessiz kalarak çürümüş düzeni koruyacak. Kamuoyunun Beklentisi Net SDÜ’de kamu kaynaklarının akıbeti kimden sorulacak? Denetim hâlâ var mı, yoksa sadece şekilsel bir “süs” mü? Ve daha önemlisi: Üniversitelerimizin geleceği, böylesi karanlık düzenlere mi emanet?