Mustafa Baş Yazdı... Mezuniyet Törenleri ve Türk Toplumu

Geçen gün çocuğum vesilesiyle bir mezuniyet törenine katıldım; katılmaz olaydım da, ağlanacak halimizi görmez olaydım. Çıplaklığın ön planda olduğu ve zihinsel deformasyonu gördükçe dedim ki: Bu toplum, bu millet nereye gidiyor? Bir yere gittiği yok... Cemil Meriç'in dediği gibi: “Normal bir sömürge pahalıdır, orada kalmak askeri ve ekonomik olarak zordur. Ama kültürel olarak zihinleri sömürge hâline getirirseniz, sizin adınıza adamlarınız bunu çok ucuza yaparlar.” Son yüz elli yıldır İslam aleminde yaşanan tam da budur. Bu söz ne kadar manidar ve bugünümüzü ne güzel özetliyor. Bugün 29 Mayıs, İstanbul’un fethinin yıl dönümü. Kimin kimi fethettiğini bugünü gördükçe tekrar sorguluyorum, hüzünleniyorum. Ayasofya’yı tekrar açmak elbette çok önemli; bu, bir esaretin kırıldığının ifadesidir. Lakin görüyoruz ki zihinsel esaretten, eziklikten, aşağılık kompleksinden hâlâ kurtulamadık. ABD'de Harvard Üniversitesi'ndeki mezuniyet törenlerine bakıyoruz; Gazze ile, Filistin ile ilgili duyarlılıklarını dile getiriyorlar. Bunun için Müslüman olmak gerekmez, insan olmak yeterlidir. Hız, haz ve ayartıya yenik düşmüş bir nesil… Mutfağa, yatak odasına ve tuvalete hapsolmuş, alık bir toplum… Mefkûresiz, idealsiz, ülküsüz bir nesil ancak müstemleke bir millet doğurur. Bizler bu âhir ömrümüzde sadece inekler gibi konfor alanımızı oluşturmak için mi bu dünyaya geldik? Tabii ki hayır. Allah bizleri **eşref-i mahlûkat** olarak yarattı, yani “yaratılmışların en şereflisi” olarak. Biz de bu şerefe uygun yaşamalı, gereğini yapmalıyız. Bu toplumla mı İslami tefekkürü, tahayyülü, tasavvuru yakalayacağız? İstanbul’un fethinin yıl dönümünde, Allah’tan bizleri zihinsel esaretten kurtarmasını niyaz ediyor, aynı zamanda fiziksel olarak da icraat noktasında mücadele etmemiz gerektiğini vurguluyorum. Ve buradan Sayın Millî Eğitim Bakanımıza bir çağrıda bulunuyorum: KALDIRIN MEZUNİYET TÖRENLERİNİ, ÖZÜMÜZE DÖNELİM! Bu toplumun yeterince bozulduğu yetmedi mi?