Yerli ve Milli!
Yerli ve Milli!
Akademisyen/Sosyolog Ahmet Aydın: Yerli ve Milli!
Akademisyen/Sosyolog Ahmet Aydın: Yerli ve Milli!
Yöneticilerin ağzından çok duyduğumuz kavramlardan birisidir yerli ve milli olmak.
Gerçekten yerli ve milli olabiliyor muyuz?
Geçmişten günümüze okullarda kutlanan " Yerli Malı Haftası" etkinlikleri vardır. Çocukken bizim kutladığımız, günümüzde ise çocuklarımızın kutladığı yerli malı haftasında yenilen, içilen ürünler gerçekten yerli mi?
Yerli malı haftasında ithal muz getirilir okula, ithal burger, ithal çikolata, ithal kola, kısacası adı yerli fakat, ürünlerin çoğunluğunu ithal olanların oluşturduğu yerli malı haftası kutlamalarında. Burada asıl amacın çocuklara yerli mallarını sevdirme ve tüketme alışkanlığı kazandırmak olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. İçeriği doğru bir şekilde doldurulduğu zamanda güzel bir etkinliktir aslında.
Geçmişe rağmen günümüzde birçok alanda yerli mallarımız (ürünlerimiz) hem nitelik hemde çeşitlilik açısından artmasıyla birlikte, yerli malı ifadeside biçim değiştirdi, yeni söylemimiz "YERLİ VE MİLLİ " oldu, çokta güzel oldu.
Yerli uçaklarımız, yerli haberleşme sistemleri, yerli uydumuz, yerli arabalarımız vb. önemli olan yerli ve milli olan bunca ürünleri biz ne kadar kullanıyoruz?
Yani biz yerli ve milli olabildik mi?
Çok övündüğümüz ve de övünmekte de haklı olduğumuz yerli ve milli ürünlere ne kadar sahip çıkıyoruz. Tabiiki öncelikle yöneticilerimiz ne kadar sahip çıkıyorlar.
Mesela yerli ve milli gururumuz TOGG otomobili resmi dairelerde ne kadar kullanıyoruz?
Başta bakanların bindikleri makam araçları yerli ve milli mi?
Valilerin bindikleri makam araçları yerli ve milli mi?
Belediye başkanlarının bindikleri makam araçları yerli ve milli mi?
Daire müdürlerinin bindikleri makam araçları yerli ve milli mi?
Bu soruları çoğaltmak çok kolay, zor olan bunlara verilebilecek cevaplardır. Şu asla unutulmamalıdır ki, milletin sırtına kambur olanlar, birilerinin altına itibar olmaz.
Çok mu zor bütün makam sahiplerinin altından yerli ve milli olmayan araçları alıp, yerine yerli ve milli olan gururumuz TOGG aracını vermek. Bazı kurumlarda göstermelik de olsa TOGG araçları var, ama her ne hikmetse pek kullanılmıyor.
Bunun gibi bir çok alanda yerli ve milli olan ürünlerimize sahip çıkmıyoruz. Yedisinden yetmişine, zengininden tutun gelir seviyesi düşük olanına, köylüsünden kentlisine, okumuşundan okumamışına bir yabancı hayranlığı var maalesef insanlarımızda.
Bu durum sadece otomobil ya da teknolojik ürünlerde değil, milli ve manevi değerlerimizi içine alan toplumsal konularda da durum hiçte iç açıcı değil. Futbolda, futbolcularda bir yabancı hayranlığı var, gençlerin ya da çocukların üstlerinde yabancı futbolcuların isimlerinin olduğu formalar, tuttukları takımlar yabancı, sevdikleri futbolcular yabancı, ellerindeki anahtarlıklarda yabancı ülkelerin bayrakları var, giydikleri tişörtlerde yabancı şehirlerin fotoğrafları, hayran oldukları şarkılar, sanatçılar yabancı, hayranlık besledikleri ülkeler yabancı, anne- babalar çocuklarına isim koyuyorlar yabancı, yedikleri içtikleri yabancı, mağaza ve dükkan isimleri yabancı, kısacası yerli ve millililiği çok vurguladığımız bir zaman diliminde her şeyimiz yabancı.
Japon iş adamı Sakura "Siz Türkler rahatınıza çok düşkünsünüz. Mütevazi yaşamıyorsunuz. Daha sonra borç batağına giriyorsunuz. Ben işadamıyım sıradan evim arabam var. Görüyorum ki sizde böyle değil. Asgari ücretlide en lüks telefon var. Ayrıca milli değilsiniz. Marka sevdanız var. Biz japonlar yatırımı bilgiye yapıyoruz. Siz hazıra konuyorsunuz. Üretemediğiniz taktirde sadece tüketici olarak kalırsınız." diyerek bir yabancı gözüyle bizdeki durumu tam manasıyla ifade etmektedir.
Burada asıl görev başta yöneticilerimizde, balığın baştan kokmaması için önce yönetici pozisyonunda olan her idareci yerli ve milli ürünleri kullanıp vatandaşa iyi rol model olmalılar. Çünkü, yöneticiler bu halkın makamlarında halkı temsil ediyorlar. Temsil ettikleri halka da güzel örnek olmalılar her konuda olduğu gibi, yerli ve milli ürünleri kullanma konusunda da.
Sanayicilerimiz, iş adamlarımız ürettikleri ürünlerin en iyisini, en kalitelisini, en dayanıklısını, en sağlıklısını ve en lezzetlisini üreterek, müşterilerinin beğenisine sunmalılar.
Vatandaşların özellikle de gençlerin yerli ve milli ürünleri kullanmama konusunda bir mazeretleri kalmamalı. En iyisi bu diyebilmeliler.
Eğer kendi değerlerimize sahip çıkmazsak, başka ülkelerin değerlerinin yancısı olmak zorunda kalırız. Bu durumda bizi başka ülkelere bağımlı yapar, tam manasıyla özgürlüğümüzü ilan edemeyiz. Artık savaşlar eskiden olduğu gibi topla tüfekle değil, ilimle, bilimle, teknolojiyle ve ahlaki değerlerin yozlaşmasıyla yapılıyor. Bunun içindir ki, eğer biz yerli ve milli ürünlerimize, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmazsak şaiirin dediği gibi batarız. Ama yöneticisinden başlayıp 86 milyon her bir vatandaşı sahip çıkarsak yine şairin dediği gibi batmayız. Bu vesileyle
"Sahipsiz olan vatanın batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır." diyen Milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY'u saygı, sevgi ve rahmetle anıyorum.
Dünya görüşümüz ayrı olabilir ayrıca olmalıda, inançlarımız, siyasi görüşümüz farklı olabilir. Farklılıklarımızı bir ayrılık olarak değil, bir renk bir zenginlik olarak görmemiz gerekiyor. Söz konusu vatansa gerisi teferruattır anlayışıyla hareket edip, aynı duygular etrafında birleşmeliyiz. İçimizden bazıları, ayırımcılık, bölücülük yaparak, ikilik, fitne ve fesat çıkararak, uğursuz, ayrılık gayrılık havaları çalarak, sen-ben kavgaları yaparak bir şeyler elde edebileceklerini sanıyorlar. Bunlar çok yanlış yaklaşımlardır.
Gelin hep birlikte bir olalım, iri olalım, diri olalım, yerli ve milli ürünlerimize sahip çıkıp, hep birlikte TÜRKİYE olalım.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.



