Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Hayrat Yardım
Ahmet Aydın
Köşe Yazarı
Ahmet Aydın
 

KYK' da kalmak sorumluluk ister!

Toplumsal hayat içerisinde, insanların uyması gerektiği bir takım normlar vardır. Bu normlar yazılı olabildigi gibi, adab-ı muaşeret, görgü kuralları gibi yazısız da olabilir.  Bu normlarla bireyler zaman zaman karşı karşıya gelir ve çatışma yaşarlar. Yaşlılarımız toplumsal değişimlere karşı direnç gösterirlerken, gençler de, toplumsal değerlere karşı benzer bir direnç göstermektedir. Teknolojinin çok hızlı bir şekilde ilerlemesi ve biçim değiştirmesiyle birlikte, bu direnç özellikle gençler lehine daha bir dönüşüm sağlamaktadır.  Bu bağlamda;son günlerde KYK yurtlarında kalan bazı öğrencilerin, gece belirli saatlerden sonra yurda giriş yapmamaları hâlinde velilerine SMS gönderilmesini doğru bulmadıklarını ve bu uygulamadan dolayı bu kararı alanları protesto ettiklerini görüyoruz.  Tabiiki bu kararın alınmasına sebep nedir?Yöneticiler niçin böyle bir karar aldılar? Onları böyle bir karar almaya iten unsurlar nelerdir? Ya da bu kararın artı ve eksileri nelerdir? hiç düşünülmeden ya da sorgulanmadan yapılan sığ bir tartışma. Bu tartışma, direk 'özgürlük',  'özel hayat' ve 'gençlerin yetişkin olmaları' başlıklarına taşındı. Bazı çevrelerin özel çabaları ile sosyal medya'da, devletin gençlerin yaşamına müdahale ettiği, aileleri de devreye sokularak, gençler üzerinde bir denetim kurmaya çalıştığı iddiaları dillendirilerek paylaşımlar yapılmaya, haberlerde ve televizyon programlarında tartışılmaya başlandı.  Bazı kesimler, gençlerin duygularını ve bu konudaki hissiyatını kendi çıkarları için, kendi lehlerine kullanarak, üniversite gençliğinin var olan potansiyel enerjisini sömürmeye çalışıyor. Bunu yaparken de gençleri aileleriyle karşı karşıya getirecek bir dil kullanmaktan da geri durmuyorlar.  Sorumluluğun bireyin kendisine ait  olmadığı bir yerde, bireysel özgürlükten bahsetmek mümkün değildir. Öncelikle gençler ve gençlerin zaafiyetinden yararlanmak isteyen kitleler şunu iyi bilmeliler ki, KYK yurtları ne bir oteldir ne de özel bir işletmedir. Bu yurtlar devletin, ailesinden uzak, başka bir şehirde üniversite okumak isteyen gençler için açtığı, gerçek maliyetinden düşük, ekonomik barınma ihtiyaçlarına cevap veren, kamusal alanlardır. Bu bağlamda, KYK yurtları, öğrencilere sadece barınma ve beslenme imkânı sunmaz; öğrencilerin güvenliğini sağlamak, herhangibir olumsuzluk halinde öğrencilerin yanında olmayı ve sorunlarına çözüm üretmek gibi bir konfor alanıda sunar. Böyle bir ortamda, bir öğrencinin gece boyunca yurda dönmemesini, 'kişisel tercih' ya da 'özgürlük' denilerek geçiştirilmesi akla mantığa uymamaktadır. Çünkü sabaha kadar yurtta olmayan ve nerede olduğu bilinmeyen bir gencin başına herhangibir şey geldiğinde, özellikle de, malum çevreler ve gençlerin aileleri tarafından sorulacak ilk soru 'Devlet nerede?' olacağı kaçınılmazdır. Yani hem devlete yetki verme, "karışma gençlerin hayatına" de, hem de gençler bir olumsuzlukla karşı karşıya geldiğinde "nerede bu devlet?" diye, yöneticilerden hesap sor. Böyle bir durum hukukende, ahlakende toplum nezdinde tutarsızlıktır. En son geçen yıl Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde okuyan, KYK yurdunda kalan bir kız öğrencinin başına gelenler hepimizin hafızasında tazeliğini korurken böyle bir kararın alınması ve titizlikle uygulanması yerinde bir karardır. Denize atılan oltanın ipi senin elinde değilse, oltaya gelen balığın küçük ya da büyük olması seni ilgilendirmemeli.  Böyle bir kararın alınmasının akabinde gündeme taşınan önemli argümanlardan birisi, gençler "reşit olduklarını ve özel hayatlarının aileleri tarafından bilinmesini istemediklerini" ifade ediyorlar. Fakat, burada gözden kaçırılan ya da bilinçli olarak görmemezlikten gelinen bir nokta var. Çünkü, ailelere gönderilen mesajda, öğrencilerin kiminle olduğu ya da nereye gittiği gibi bir bilgi paylaşımı yapılmıyor. Mesajin içeriğinde, “öğrencinin, belirlenen saatler içerisinde KYK bünyesinde olan ilgili yurda dönmediği”ne yönelik bilgi aktarımı yapılmaktadır. Böyle bir bilgilendirme ise, özel hayatın ihlali değil, devletin kontrolü altında verilen hizmetin gereği olarak, 'kamusal bir sorumluluk' bilincinin gereğidir. Ayrıca öğrenci yasaların el verdiği ölçüde izinli olarak gelmediyse, ailelerine böyle bir bilgilendirme mesajı gitmiyor diye biliyorum. Bu uygulamayı protesto eden gençler ya da bazı çevreler, şunu demek istiyorlar 'ailem nerede olduğumu bilmesin, idare nereye gittiğime ya da geç gelip gelmediğime karışmasın, fakat, başıma bir şey geldiğinde sorumluluk devlette olsun.' Böyle bir beklenti içerisinde olmak, hem 'kimse bilmesin' hem de 'devlet korumaya devam etsin' çelişkisini içerisinde barındırmaktadır. Eğer gençler gece nerede olduklarını ve kimlerle vakit geçirdiklerinin aileleri tarafından bilinmesini istemiyorlarsa, bu durum da tamamen "kişisel bir tercih" meselesidir. Yapacakları en mantıklı tercih, KYK yurdu yerine, okudukları şehirlerde ev tutarak 'kendi evinde kalmaktır'. Çünkü, devletten, sorumluluğunu üstlendiği bir alanda “görmesin, bilmesin” demesini beklemek doğru bir beklenti değildir. Gençlerin, devletin bu sorumluluğunu yok sayarak, kendi adlarına devletten sınırsız özgürlük talep etmeleri de akla mantığa uygun değildir. Büyümek, reşit olmak sadece rakamlarla ifade edilecek bir durum değil, aynı zamanda sorumluluklarını bilmekle anlam kazanır. Başkasının çatısı altında ve sorumluluğunda talep edilen sınırsız özgürlük, sorumsuzluğu beraberinde getirir.  
Ekleme Tarihi: 22 Aralık 2025 -Pazartesi

KYK' da kalmak sorumluluk ister!

Toplumsal hayat içerisinde, insanların uyması gerektiği bir takım normlar vardır. Bu normlar yazılı olabildigi gibi, adab-ı muaşeret, görgü kuralları gibi yazısız da olabilir. 

Bu normlarla bireyler zaman zaman karşı karşıya gelir ve çatışma yaşarlar. Yaşlılarımız toplumsal değişimlere karşı direnç gösterirlerken, gençler de, toplumsal değerlere karşı benzer bir direnç göstermektedir. Teknolojinin çok hızlı bir şekilde ilerlemesi ve biçim değiştirmesiyle birlikte, bu direnç özellikle gençler lehine daha bir dönüşüm sağlamaktadır. 

Bu bağlamda;son günlerde KYK yurtlarında kalan bazı öğrencilerin, gece belirli saatlerden sonra yurda giriş yapmamaları hâlinde velilerine SMS gönderilmesini doğru bulmadıklarını ve bu uygulamadan dolayı bu kararı alanları protesto ettiklerini görüyoruz. 

Tabiiki bu kararın alınmasına sebep nedir?Yöneticiler niçin böyle bir karar aldılar? Onları böyle bir karar almaya iten unsurlar nelerdir? Ya da bu kararın artı ve eksileri nelerdir? hiç düşünülmeden ya da sorgulanmadan yapılan sığ bir tartışma.

Bu tartışma, direk 'özgürlük',  'özel hayat' ve 'gençlerin yetişkin olmaları' başlıklarına taşındı. Bazı çevrelerin özel çabaları ile sosyal medya'da, devletin gençlerin yaşamına müdahale ettiği, aileleri de devreye sokularak, gençler üzerinde bir denetim kurmaya çalıştığı iddiaları dillendirilerek paylaşımlar yapılmaya, haberlerde ve televizyon programlarında tartışılmaya başlandı. 

Bazı kesimler, gençlerin duygularını ve bu konudaki hissiyatını kendi çıkarları için, kendi lehlerine kullanarak, üniversite gençliğinin var olan potansiyel enerjisini sömürmeye çalışıyor. Bunu yaparken de gençleri aileleriyle karşı karşıya getirecek bir dil kullanmaktan da geri durmuyorlar. 

Sorumluluğun bireyin kendisine ait  olmadığı bir yerde, bireysel özgürlükten bahsetmek mümkün değildir.

Öncelikle gençler ve gençlerin zaafiyetinden yararlanmak isteyen kitleler şunu iyi bilmeliler ki, KYK yurtları ne bir oteldir ne de özel bir işletmedir. Bu yurtlar devletin, ailesinden uzak, başka bir şehirde üniversite okumak isteyen gençler için açtığı, gerçek maliyetinden düşük, ekonomik barınma ihtiyaçlarına cevap veren, kamusal alanlardır. Bu bağlamda, KYK yurtları, öğrencilere sadece barınma ve beslenme imkânı sunmaz; öğrencilerin güvenliğini sağlamak, herhangibir olumsuzluk halinde öğrencilerin yanında olmayı ve sorunlarına çözüm üretmek gibi bir konfor alanıda sunar. Böyle bir ortamda, bir öğrencinin gece boyunca yurda dönmemesini, 'kişisel tercih' ya da 'özgürlük' denilerek geçiştirilmesi akla mantığa uymamaktadır. Çünkü sabaha kadar yurtta olmayan ve nerede olduğu bilinmeyen bir gencin başına herhangibir şey geldiğinde, özellikle de, malum çevreler ve gençlerin aileleri tarafından sorulacak ilk soru 'Devlet nerede?' olacağı kaçınılmazdır. Yani hem devlete yetki verme, "karışma gençlerin hayatına" de, hem de gençler bir olumsuzlukla karşı karşıya geldiğinde "nerede bu devlet?" diye, yöneticilerden hesap sor. Böyle bir durum hukukende, ahlakende toplum nezdinde tutarsızlıktır. En son geçen yıl Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde okuyan, KYK yurdunda kalan bir kız öğrencinin başına gelenler hepimizin hafızasında tazeliğini korurken böyle bir kararın alınması ve titizlikle uygulanması yerinde bir karardır.

Denize atılan oltanın ipi senin elinde değilse, oltaya gelen balığın küçük ya da büyük olması seni ilgilendirmemeli. 

Böyle bir kararın alınmasının akabinde gündeme taşınan önemli argümanlardan birisi, gençler "reşit olduklarını ve özel hayatlarının aileleri tarafından bilinmesini istemediklerini" ifade ediyorlar. Fakat, burada gözden kaçırılan ya da bilinçli olarak görmemezlikten gelinen bir nokta var. Çünkü, ailelere gönderilen mesajda, öğrencilerin kiminle olduğu ya da nereye gittiği gibi bir bilgi paylaşımı yapılmıyor. Mesajin içeriğinde, “öğrencinin, belirlenen saatler içerisinde KYK bünyesinde olan ilgili yurda dönmediği”ne yönelik bilgi aktarımı yapılmaktadır. Böyle bir bilgilendirme ise, özel hayatın ihlali değil, devletin kontrolü altında verilen hizmetin gereği olarak, 'kamusal bir sorumluluk' bilincinin gereğidir. Ayrıca öğrenci yasaların el verdiği ölçüde izinli olarak gelmediyse, ailelerine böyle bir bilgilendirme mesajı gitmiyor diye biliyorum. Bu uygulamayı protesto eden gençler ya da bazı çevreler, şunu demek istiyorlar 'ailem nerede olduğumu bilmesin, idare nereye gittiğime ya da geç gelip gelmediğime karışmasın, fakat, başıma bir şey geldiğinde sorumluluk devlette olsun.'

Böyle bir beklenti içerisinde olmak, hem 'kimse bilmesin' hem de 'devlet korumaya devam etsin' çelişkisini içerisinde barındırmaktadır. Eğer gençler gece nerede olduklarını ve kimlerle vakit geçirdiklerinin aileleri tarafından bilinmesini istemiyorlarsa, bu durum da tamamen "kişisel bir tercih" meselesidir. Yapacakları en mantıklı tercih, KYK yurdu yerine, okudukları şehirlerde ev tutarak 'kendi evinde kalmaktır'. Çünkü, devletten, sorumluluğunu üstlendiği bir alanda “görmesin, bilmesin” demesini beklemek doğru bir beklenti değildir.

Gençlerin, devletin bu sorumluluğunu yok sayarak, kendi adlarına devletten sınırsız özgürlük talep etmeleri de akla mantığa uygun değildir. Büyümek, reşit olmak sadece rakamlarla ifade edilecek bir durum değil, aynı zamanda sorumluluklarını bilmekle anlam kazanır.

Başkasının çatısı altında ve sorumluluğunda talep edilen sınırsız özgürlük, sorumsuzluğu beraberinde getirir.
 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve davrazhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.