Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Hayrat Yardım
Ahmet Aydın
Köşe Yazarı
Ahmet Aydın
 

Şımarıklık mı? Hiperaktiflik mi?

İçinde bulunduğumuz zaman diliminde; yeni bir ebeveynlik türü tezahür etmeye başladı. Öyleki yaşanılan her şeyde bir bahane, bir sığınma ve bir kaçış yolu aranmaya başlandı. Özellikle de sosyal mecralardan öğrenilen kısa, basit, popülist paylaşımlarla ortaya çıkan ve her şeyi bildiğini zanneden bir ebeveynlik kültürü oluşmaya başladı. Kendini tanımadan, kendini bilmeden çocuk eğitimi ile ilgili hazır, basmakalıp bilgilerle;çocuk yetiştirmenin sorumluluğunu almak yerine, hatayı 'çocuğun mizacına' yıkmak modern ebeveynliğin en kolay kaçış yolu haline geldi.Çocukların her taşkın davranışına “hiperaktif”, her sınır tanımazlığına ise “enerjisi fazla” diyerek aslında çocuğu değil, kendi ihmallerini aklar hâle geldiler. Bu durum yeni bir aile türünün, çocuk erkil ailenin doğmasına sebep oldu. Bazı yeni anne-babalar farkında olmadan, çocuklarını tapılacak putlar hâline getirdiler. Bu konu meşhur "Cibril hadisi"nde söz konusu edilmiş ve "kıyametin alâmetlerinden biri de köle kadınların efendilerini doğurmaları olduğu" vurgulanmıştır.(Buharî). Özellikle bu hadiste, günümüzde aile ilişkilerine yönelik, çocukların anne babalarına karşı davranışlarını, anne babaların da çocuklarını terbiye ederken dikkat edecekleri konuları hatırlatmaktadır. Anne-babaya itaat azalacak, kadının doğurduğu çocuk, kendisine köle muamelesi yapacak; bir evlâd, kendi annesine karşı efendilik taslayacak, onu hor ve hakîr görecek. Bu açıdan hadiste böyle bir tehlikenin ortaya çıkacağı, büyüklere özellikle anne babaya hürmet ve saygının azalacağı haber verilmektedir. Ailelere önemli bir hatırlatmada bulunarak; çocukların sadece dünyevi değil, dini ve ahlaki terbiyesine de dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Sevgili Ebeveynler! Oysa gerçek çok daha basit ve acı bir durum; çünkü, eğer çocuğa, olması gereken sınırı koymazsanız şımarır. Çocuk, ebeveynlerinde bulamadığı rol modelliği, yaptığı davranışlarıyla arar. Normalde görmesi gereken ilgiyi görmediği takdirde, ortalığı dağıtarak dikkat/ilgi çekmeye çalışır. Bu durumun da tek sorumlusu çocuk değil, yetiştirmeyi ve terbiye etmeyi başaramayan anne-babalardır. Çocukların dünyasına baktığımızda, saygı başka şeydir, şımartmayı “özgürlük” zannetmek bambaşka bir şeydir. Yani çocuğun fikirlerine, isteklerine saygıyla yaklaşmak ayrı bir durum, sınır koymayarak şımarmasına müsamaha göstermek ise ayrı bir davranış örüntüsüdür. Bugün birçok ailede ebeveynler, çocuklarıyla yüzleşmekten ve yapılan olumsuz  davranışlara bir isim vermekten korktukları için, yanlışı normalleştirmeyi tercih ediyorlar. Bunu da yeni nesil bir ebeveynlik olarak lanse ediyorlar.  Şu herkesin malumudur ki;Hiperaktiflik tıbbi bir durumu ifade eder. Netice itibariyle bir rahatsızlıktan kaynaklanır. Tıbbi olarak tedavi edilmesi gereken bir patolojik durumdur.  Şımarıklık ise, terbiye eksikliğinden ya da doğru eğitim verilmemesinin bir sonucu ortaya çıkan bir davranış bozukluğudur. Bunun çocuğun öz güven kazanmasıyla, bir alakası yoktur. Bu iki birbirinden farklı durumu karıştırmak, hem çocuğa yapılan büyük bir haksızlık hem de gerçek anlamda desteğe ihtiyaç duyan çocuklara yapılan büyük bir saygısızlığı beraberinde getirir. Ayrıca anne-babalar kendi hatalarını görmezden gelir, sorun tamamen çocuğun davranışlarına bağlanır. Anne -baba masumiyeti, ileride daha büyük sorunların yaşanmasına da zemin hazırlamış olur. Çocuklar, sağlıklı ilişkilerin olduğu ortamlarda sevgiyle büyür, bu sevgide, sınır olmazsa, sadece soyut bir ilgiye dönüşür. Buda çocuğu ilkesiz ve kural bilmez bir hâle dönüştürür. Sınırın varlığını bilmeyen çocuklar; sınırsızlığı, özgürlük zanneder ve önü alınamaz yanlışlıkların içerisine düşer. Aslında bu sınırsız özgürlük, sonucu belli olmayan bir yolculuk olduğu için diğer yandan da çocuğu gelecek adına korkutur. Bunun yerine belli sınırların olması ise, çocuğu korkutmaz; aksine çocuğu güvende hissettirir. Çünkü hareket etme alanı belli, ulaşabileceği yerler sınırlarla belirlenmiştir.  Çocuğunu gerçekten seven, ona en çok iyilik eden ebevenlik; çocuğun hatasını örtmeye çalışan değil, davranışına yön veren, şımartmak yerine karakter inşa etmeye çalışan ebeveynliktir. Sevgili Ebeveynler! Eğitim çocuğu oyalamak için değil, hayata hazırlamak içindir. Hayatta, çocukların yeterki "Psikolojileri bozulmasın" diye yumuşatılmış bir parkur değildir. Dünya, güçlü bir iradeye, azimli bir çalışmaya, kararlı bir mücadeleye, gerektiğinde ise sabretmeye hazır bireylere kapılarını ardına kadar açar. Aslında itiraf etmemiz gereken bir gerçek ise; bir çok ailede, çocukların değil, yetişkinlerin, ebeveynlerin eğitime ihtiyaçlarının olduğu gerçeğidir. Kendisi eğitilmemiş bir anne- babadan, çocuklarını eğitmesini bekliyoruz. Bu durumda evlilik öncesi eğitimlerin, anne baba olmadan önce alınması gereken eğitimlerin önemini bir kez daha göstermektedir.  Unutmayalım ki; sağlıklı çocuklar yetiştirmenin, ilk adımı sağlıklı anne-babalar yetiştirmekten geçer.
Ekleme Tarihi: 24 Kasım 2025 -Pazartesi

Şımarıklık mı? Hiperaktiflik mi?

İçinde bulunduğumuz zaman diliminde; yeni bir ebeveynlik türü tezahür etmeye başladı. Öyleki yaşanılan her şeyde bir bahane, bir sığınma ve bir kaçış yolu aranmaya başlandı.

Özellikle de sosyal mecralardan öğrenilen kısa, basit, popülist paylaşımlarla ortaya çıkan ve her şeyi bildiğini zanneden bir ebeveynlik kültürü oluşmaya başladı. Kendini tanımadan, kendini bilmeden çocuk eğitimi ile ilgili hazır, basmakalıp bilgilerle;çocuk yetiştirmenin sorumluluğunu almak yerine, hatayı 'çocuğun mizacına' yıkmak modern ebeveynliğin en kolay kaçış yolu haline geldi.Çocukların her taşkın davranışına “hiperaktif”, her sınır tanımazlığına ise “enerjisi fazla” diyerek aslında çocuğu değil, kendi ihmallerini aklar hâle geldiler.

Bu durum yeni bir aile türünün, çocuk erkil ailenin doğmasına sebep oldu. Bazı yeni anne-babalar farkında olmadan, çocuklarını tapılacak putlar hâline getirdiler.

Bu konu meşhur "Cibril hadisi"nde söz konusu edilmiş ve "kıyametin alâmetlerinden biri de köle kadınların efendilerini doğurmaları olduğu" vurgulanmıştır.(Buharî).

Özellikle bu hadiste, günümüzde aile ilişkilerine yönelik, çocukların anne babalarına karşı davranışlarını, anne babaların da çocuklarını terbiye ederken dikkat edecekleri konuları hatırlatmaktadır.

Anne-babaya itaat azalacak, kadının doğurduğu çocuk, kendisine köle muamelesi yapacak; bir evlâd, kendi annesine karşı efendilik taslayacak, onu hor ve hakîr görecek.

Bu açıdan hadiste böyle bir tehlikenin ortaya çıkacağı, büyüklere özellikle anne babaya hürmet ve saygının azalacağı haber verilmektedir. Ailelere önemli bir hatırlatmada bulunarak; çocukların sadece dünyevi değil, dini ve ahlaki terbiyesine de dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Sevgili Ebeveynler!

Oysa gerçek çok daha basit ve acı bir durum; çünkü, eğer çocuğa, olması gereken sınırı koymazsanız şımarır. Çocuk, ebeveynlerinde bulamadığı rol modelliği, yaptığı davranışlarıyla arar. Normalde görmesi gereken ilgiyi görmediği takdirde, ortalığı dağıtarak dikkat/ilgi çekmeye çalışır. Bu durumun da tek sorumlusu çocuk değil, yetiştirmeyi ve terbiye etmeyi başaramayan anne-babalardır.

Çocukların dünyasına baktığımızda, saygı başka şeydir, şımartmayı “özgürlük” zannetmek bambaşka bir şeydir. Yani çocuğun fikirlerine, isteklerine saygıyla yaklaşmak ayrı bir durum, sınır koymayarak şımarmasına müsamaha göstermek ise ayrı bir davranış örüntüsüdür.

Bugün birçok ailede ebeveynler, çocuklarıyla yüzleşmekten ve yapılan olumsuz  davranışlara bir isim vermekten korktukları için, yanlışı normalleştirmeyi tercih ediyorlar. Bunu da yeni nesil bir ebeveynlik olarak lanse ediyorlar. 

Şu herkesin malumudur ki;Hiperaktiflik tıbbi bir durumu ifade eder. Netice itibariyle bir rahatsızlıktan kaynaklanır. Tıbbi olarak tedavi edilmesi gereken bir patolojik durumdur. 

Şımarıklık ise, terbiye eksikliğinden ya da doğru eğitim verilmemesinin bir sonucu ortaya çıkan bir davranış bozukluğudur. Bunun çocuğun öz güven kazanmasıyla, bir alakası yoktur.

Bu iki birbirinden farklı durumu karıştırmak, hem çocuğa yapılan büyük bir haksızlık hem de gerçek anlamda desteğe ihtiyaç duyan çocuklara yapılan büyük bir saygısızlığı beraberinde getirir.

Ayrıca anne-babalar kendi hatalarını görmezden gelir, sorun tamamen çocuğun davranışlarına bağlanır. Anne -baba masumiyeti, ileride daha büyük sorunların yaşanmasına da zemin hazırlamış olur.

Çocuklar, sağlıklı ilişkilerin olduğu ortamlarda sevgiyle büyür, bu sevgide, sınır olmazsa, sadece soyut bir ilgiye dönüşür. Buda çocuğu ilkesiz ve kural bilmez bir hâle dönüştürür. Sınırın varlığını bilmeyen çocuklar; sınırsızlığı, özgürlük zanneder ve önü alınamaz yanlışlıkların içerisine düşer. Aslında bu sınırsız özgürlük, sonucu belli olmayan bir yolculuk olduğu için diğer yandan da çocuğu gelecek adına korkutur.

Bunun yerine belli sınırların olması ise, çocuğu korkutmaz; aksine çocuğu güvende hissettirir. Çünkü hareket etme alanı belli, ulaşabileceği yerler sınırlarla belirlenmiştir. 

Çocuğunu gerçekten seven, ona en çok iyilik eden ebevenlik; çocuğun hatasını örtmeye çalışan değil, davranışına yön veren, şımartmak yerine karakter inşa etmeye çalışan ebeveynliktir.

Sevgili Ebeveynler!

Eğitim çocuğu oyalamak için değil, hayata hazırlamak içindir.

Hayatta, çocukların yeterki "Psikolojileri bozulmasın" diye yumuşatılmış bir parkur değildir.

Dünya, güçlü bir iradeye, azimli bir çalışmaya, kararlı bir mücadeleye, gerektiğinde ise sabretmeye hazır bireylere kapılarını ardına kadar açar.

Aslında itiraf etmemiz gereken bir gerçek ise; bir çok ailede, çocukların değil, yetişkinlerin, ebeveynlerin eğitime ihtiyaçlarının olduğu gerçeğidir.

Kendisi eğitilmemiş bir anne- babadan, çocuklarını eğitmesini bekliyoruz. Bu durumda evlilik öncesi eğitimlerin, anne baba olmadan önce alınması gereken eğitimlerin önemini bir kez daha göstermektedir. 

Unutmayalım ki; sağlıklı çocuklar yetiştirmenin, ilk adımı sağlıklı anne-babalar yetiştirmekten geçer.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve davrazhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.